7 Nisan 2008 Pazartesi

Aklımıza Her Geleni Aradığımız Tek Ortak Yer: "GOOGLE"

Google.! Onu anlatmak için uzun cümleler kurmaya, süsülü kelimeler bulmaya hiç ihtiyacımız yok aslında.. O, zaten bir sadeliğin simgesi ve alımıza gelen her şeyin tek adresi.. Aramak ve aradığını bulabilmekse sorun işte o, başvurulan tek yer, akla gelen ilk site.. Bilemiyorum Google'dan önce nasıldı acaba bu hayat, nasıl zormuş bir şeyleri bulmak, bir şeylere ulaşmak.. Ama şimdi her şey bir tık kadar uzak ve Google sayasinde daha kolay, daha anlamsal, daha görsel ve daha eğlenceli..

İşte, 1995'ten günümüze bu gelişimi bir de Haziran 2007 yılında göreve başlayan Google Türkiye Pazarlama Müdürü "Mustafa İçil" anlatımıyla ifade edelim..

Reklamcılık; nereden nereye..


Reklâmcılığın geçmişine baktığımızda, 1440’lar daki Baskı Devrimi, sonrasında 1830 Fotoğraf Devrimi, 19 yy da Radyo, sonrasında Televizyon ve en sonunda bu halkaya eklenen İnternet reklamcılığın gelişiminde önemli rol oynamıştır. İlk televizyon reklamı 1941 yılında yayınlanmış olup, 10 dakika uzunluğundaydı ve 20 saniyelik bir reklamın maliyeti o dönemlerde 9$'dı. O günlerden günümüze geldiğimizde pazarın ne kadar geliştiğini çok rahat görebiliriz.
Ve GOOGLE...

1995 yılında Stanford Üniversitesinde okuyan Larry Page ve Sergey Brin adında iki öğrencinin bir araya gelmesiyle Google'ın ilk temelleri atılmış ve 1998 yılında finansal kaynak bulunmasıyla beraber faaliyete geçmiştir. Genelikle anlaşamayan iki ortak sadece internet üzerindeki bilginin sınıflandırılması ve kolayca bulunması fikri üzerinde anlaşır ve bu yolda çalışmalara başlarlar. Arama motoru üzerine tez yaparken mevcut sitelerin arama yöntemlerinden farklı algoritma kullanarak daha hızlı ve daha güvenilir sonuç bulmayı başarırlar.


İlk dönemlerde yeterli maddi imkanlara sahip olmayan ortaklar, kendi fikirlerini anlatarak yatırımcıların dikkatini çekmek ve finansal yardım almayı amaçlamış ama gereken ilgiyi bulamamışlardır. Hatta o dönemlerde Yahoo ile görüşülmüş ve "siz bu yolda devam edin bir noktaya gelince tekrardan konuşuruz" tarzında tavsiyeler ile elleri boş ayrılmışlardır. Sonrasında Sun Microsystems kurucularından Andy Bechtolsheim'la görüşmeleri sonucunda 100.00$ çek almayı başarırlar ama çek Google Inc. adına yazıldığı ve öyle bir şirket bulunmadığı için çeki bekletip sonrasında şirket kurulunca yatırımlara başlamışlar. Bu gün ise şirketin GooglePlex denilen merkez ofisi California'da bulunur ve tüm dünyada 10,000 civarında Google çalışanı vardır. Günümüzde hala dünya üzerindeki mevcut bilgilerin %80'inin internet ortamı dışında olduğunu düşündüğümüzde daha alınacak çok yol olduğunu da düşünebiliriz.

Google, ismini kullanmadan önce ‘Backrub’ adıyla arama motoru hizmeti veren ortaklar, sonra sonsuzluk kelimesinden türetilen Google ismini kullanmaya başlamışlardır. Vizyonu, "dünyadaki bütün bilgiyi ulaşılabilir hale getirmek" olan bir şirket için çok iyi düşünülmüş bir isim olsa gerek. Ayrıca şirketin logosundaki renklerin başlangıç dönemlerindeki hard diskleri tutmaya yarayan legolardan geldiği birçoğumuzun aklına gelmemiştir herhalde.

Google'ın arama teknolojisi ve kullanıcı arabilim tasarımı Google'ı günümüzün ilk-nesil arama motorlarından farklı kılar. Sadece anahtar sözcük veya meta arama teknolojisi kullanmak yerine, Google en önemli sonuçları ilk getiren, gelişmiş PageRank teknolojisine dayanır. Google, Sayfa

A'dan Sayfa B'ye kurulmuş her bağlantıyı, Sayfa A'dan Sayfa B'ye bir "oy" olarak yorumlar. Google bir sayfanın önemini aldığı oylarla belirler, ayrıca oyu veren sayfayı da inceler. Google'ın komplike ve otomatikleştirilmiş arama metodları, insan müdahalesine engel olur. Diğer arama motorlarından farklı olarak; Google, hiç kimsenin daha yüksek listeleme yapamayacağı ve ticari amaçla sonuçları değiştiremeyeceği bir şekilde yapılandırılmıştır. Ve bununla ilgili büyük önlemler almakta hala araştırmalarını da sürdürmektedir..

Bir arama motorunun başarılı olması için gerekli unsurlar; hızlı, doğru ve sade olmasıdır ve bu üç unsur Google’ın temel prensipleri arasında yer aldığı için Google rakipleri arasında açık ara sektörde öndedir. Dünya genelinde yapılan aramaların %70'i, Türkiye’de ise %97'si Google üzeriden yapılmaktadır. Ama unutmamak gerekir ki internet kullanıcılarının sadakati çok düşüktür. İşler yolunda gittiği sürece site başarılı olmaya devam eder ama kullanıcılara istediği sonucu verememeye başladığında da hızla pazar payını kaybedebilir. İşte bu sebeplerden dolayı Google tepede olmasına rağmen innovasyona önem veren bir firmadır. Her zaman rakiplerinin önünde olmayı amaçlamaktadır. Ayrıca kurulduğundaki prensiplere de sonuna kadar bağlıdır ki bu bağlamda en güzel örnek ana sayfanın sadeliğidir. Asla ana sayfaya reklam alınmamaktadır. Kullanıcılarında Google’ı tercih etmesindeki en önemli neden sade ve aranılan bilgiye direk ulaşma imkanı tanımasıdır.

Ayrıca Google yapay zekayı devamlı geliştirmekte, öğrenen bir yapay zeka yaratma çalışmalarına devam etmektedir. Örneğin kullanıcılar yanlış yazsa bile arama motoru onlara belli isimler önererek ‘bunu mu aradınız’ diye sormaktadır. Yine buna benzer mantıkla oturum açarak yapılan aramalarda kullanıcının aramaları ve tıkladığı siteler analiz edilerek bir sonraki aramasında kişiye yönelik sonuçlar sunma üzerinde de çalışılmaktadır.

Google’ın iş modeline baktığımızda; Google öncelikli olarak kullanıcısını mutlu etmeyi amaçlamıştır. Böylece daha fazla kullanıcıya ulaşmayı başarmıştır. Google'ın gelir kaynakları herkesin tahmin edeceği gibi reklamlardır Google Adwords ve Google Adsense ana gelir kaynaklarıdır.
Google üzerinden arama yapan biri sol tarafta normal arama sonuçlarına ulaşır, bu noktada önemli bir nokta yapılan araştırma sonuçları da insanların internette arama yaparken ilk olarak ekranın sol tarafına baktıklarını göstermektedir. Buna karşın en üstte ve ekranın sağ tarafında çıkan adresler ise Google’ın gelir kaynağını oluşturan reklamlardır. Bu reklamlarda kişinin araması ile ilgili olacak şekilde çıkmaktadır. Böylece daha etkili olmaktadırlar. Burada ki önemli not ise tıklama-başı-maliyet tabanlı fiyatlandırması ile, kullanıcılar reklam linklerini tıklamazlarsa gelir yaratacak bir durum da oluşmayacaktır.


Bir diğer gelir kalemi olan Google Adsense ise, kullanıcıların kendi sitelerinin belli bölümlerini Google'a ayırmaları ve burada çıkan reklamlara başka kullanıcılarının tıklaması sonucu elde edilen gelirin paylaşımından oluşan bir modeldir.
Google dünyadaki bütün bilgiyi derleyip kullanıcıların hizmetine sunmayı amaçlamaktadır. Bugün birçoğumuz Google’in arama motoru özelliği dışında birçok hizmetini kullanmaktayız. Blogger, Dökümanlar, GMail, Alerts, Picasa, Talk, Gruplar, Maps, Video, Google Earth.. bunlardan sadece bir kaçıdır. Google insanları her türlü bilgiye ulaştırmayı vaad eder ve bu doğrultuda çalışır, yeni ürünler geliştirir. Örneğin; Google bir ekip kurarak Amerika’daki kütüphanelerde bulunan kitapları dijital ortama atarak daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlamaktadır. Ve işte tümüyle google dünyası..


Arama..

Alerts Blog Search Book Search Checkout Desktop Earth.. FinanceGOOG-411 iGoogle Images Maps News Notebook Patent Search Product Search Scholar Special Searches Toolbar Video Web Search Web Search Features


Haberleş, göster ve paylaş


Blogger Calendar Docs Gmail Groups Orkut Picasa Reader SketchUp Talk Translate YouTube


Mobil..

Maps for Mobile Mobile SMS

Yenilikler..

Code Custom Search ve (benim merak alanım) Labs


Google ayrıca çalışanlarına esneklik gösteren, onları destekleyen bir yapıya sahiptir. Çalışanlar çalışma saatlerinin %80'ini verilen projelere, %20'sini ise kendi projelerine ayırabilmektedirler. Şirket içinde ekipler oluşturma imkanı ile kendi projelerini geliştirebilmektedirler. Buna örnek olarak orkut.com'u verebiliriz. Sosyal network ağı olan Orkut Google çalışanlarını kendileri için ayrılan zamanda geliştirilen bir projedir.

Özetle Google’in prensiplerini aşağıdaki sıralayabiliriz:
  • Yaratıcı düşünceyi dizginlemeyin,
  • Ufak projelere önem verin ölmelerine izin vermeyin,
  • Herkesten fikir alın,
  • Öğrenmeye aç çalışanlar alın,
  • Risk alanı ödüllendirin,
  • Başarısızlığı cezalandırmayın..
Rakamlar..

Google kullanıcılarının ülkelere göre dağılımı: (07,04,2008 alexa.com verilerine göre)

Amerika 24.4%
Brezilya 5.3%
Şili 4.8%
Fransa 3.3%
Hindistan 3.2%

İnternet ve TR..


Türkiye’deki reklam pazarına baktığımızda 2 milyar $ civarında olduğunu görmekteyiz. Bunun %53 televizyon reklamlarına, %2-3 arasıda internet reklamlarına harcanmaktadır. Buna karşın yapılan araştırmalar sonucunda insanların zamanların %20'sini internette harcadığını göstermektedir. Araştırmaların diğer ilginç sonuçlarında eğlendirici reklam bölümünde internet 2., rahatsız edici reklam bölümünde ise televizyon 1. sıradadır. (artık durumun analizi, yorumu size kalmış)

1990'lardan günümüze internet üzerinde tüketici davranışları değişmiştir. Günümüzde artık tüketici odaklı pazarlama mevcuttur. Tüketicinin kral olduğu günümüzde, firmaların ürünlerini satmak için tüketici beklentilerine göre hareket etmeleri gerekmektedir. Eskiden ne üretirsem satılır mantığı günümüzde ne yazık ki işlememektedir.

Depolama maliyetlerinin düşmesi, mültimedya araçlarının gelişmesi, işlemci hızlarının artması internet üzerinden alış-veriş yapan tüketicilerin de davranışlarının değişmesini sağlamıştır. Örneğin; depolama maliyetleri 3.600.000 kat azalmış buna karşın işlemci hızı 3.500 kat artmıştır. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe insanlar daha hızlı ve daha fazla bilgiye ulaşır hale gelmiş ve tercihleride değişmeye başlamıştır. 10 yıl öncesine baktığımızda dünya genelinde 70 milyon internet kullanıcısı varken bugün bu sayısı 1.2 milyara ulaşmıştır. Ayrıca 3 milyar cep telefonu kullanıcısı bulunmaktadır. İnternet dünyasının cep telefonlarına yayılması ile birlikte hedef kitle genişlemeye de devam etmiştir. Bugün internette günde 500 milyon video izlenmekte, sosyal network ağlarının 250 milyon üyesi bulunmaktadır.

Türkiye açısından baktığımızda 20.000.000 internet kullanıcısı mevcutken toplamda 9.000.000 bilgisayar bulunmaktadır. Bu da internete olan merak ve kullanımın ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. İnternette tüketicinin yarattığı fark trafiği çekmektedir. Örneğin; bloglar yüksek oranda trafik çekmektedir. Kullanıcılar buralardan ürünler, olaylar, firmalar gibi değişik kaynaklar hakkında bilgiye ulaşmaktadırlar. Burada yayılan haberler pazarlama açısından da önemlidir ve direk kullanıcıya ulaştığından etkisi de son derece yüksektir.

İnternet pazarının gelişmesi ile sanal reklam uygulamaları gittikçe artmaktadır. Second life adlı internet üzerinden insanlara hayali bir dünya hizmeti veren sitede sanal reklamlar havada uçuşmaktadır. İnternet hayatımızda daha fazla etki rol oynamaya devam etmesiyle internet üzerinden reklam pazarı da büyüme devam edecektir.

Mustafa İçil Hakkında..


31 Ocak 1972 yılında İstanbul'da doğan Mustafa İçil, Robert Koleji'nden sonra Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü tamamış ve yine aynı bölümde master yapmıştır. Staj için Chicago Microsoft'ta 1 yıl sistem mühendisi olarak çalışan İçil, 1994 yılında Türkiye Microsoft'ta sistem mühendisi olarak işe başlamıştır. 11 yıllık Microsoft kariyerinin ardından Ekim 2005'te Apple IMC Türkiye Pazarlama Müdürlüğü görevine getirilen İçil, Haziran 2007 tarihinden bu yana Google'ın Türkiye ofisinde Pazarlama Direktörü olarak kariyerine devam etmektedir.

Hiç yorum yok: