20 Nisan 2008 Pazar

Haydi Durma Sende Çember’e Katıl

“Sınırlı zamanı olan ve odaklanmaya önem veren profesyonellere yönelik önde gelen online bilgi paylaşım ortamı“ olarak tanımlıyor cember.net kendini.. Site içeriğini düşündüğümüzde de haklı olduklarını açıkça görmek mümkün..


2005 yılında Çağlar Erol ve Nihan Erol tarafından kurulan Çember.net Türkiye’nin ilk iş dünyasına yönelik ‘business networking’ sitesidir. 2005 Eylül ayında faaliyete geçen site kısa zamanda 10.000 üyeye ulaşmış, zamanla kullanıcılar arasında yaygınlaşarak 300.000 üyeyi aşmıştır. 2008 başı itibari ile Alman Xing firmasına 4,3 milyon Euro’ya satılmış olan şirket Türkiye’de hala kendi sektöründe lider konumdadır.

Cember.net’in oluşum ve gelişim hikayesine baktığımızda, Boğaziçi Elektronik Mühendisliği mezunu Çağlar Erol ve Bilgisayar Mühendisi Nihan Erol belli bir süre Türkiye’de çalıştıktan sonra Almanya’ya çalışmaya giderler ve orada geçirdikleri 4 yıldan sonra, gelişmekte olan business network platformlarını görerek bunu neden Türkiye’ye uyarlamayalım diye düşünüp uygulamaya geçerler. Belli bir finansal birikim ve ön çalışmadan sonra Türkiye’ye dönüş yapan çift, gerekli çalışmaları tamamlayarak 2005 Eylül ayında siteyi kullanıma açarlar. Site o dönemlerde sadece davetiye ile üye kabul edilmekte olup, kullanıcılar kendi çevrelerini bu network’e katmaktalardı. Kısa bir sürede 10.000 üyeye ulaşan site, zamanla daha tanınır hale geldi. Gazete de yayınlanan röportajdan sonra da kullanıcılar siteye akın etmiş ve serverların kilitlenmesinden dolayı sitenin altyapısı geliştirilmeye başlanmıştır.


Cember.net fikrindeki hedefinin başından beri siteyi geliştirip bir firmaya satmak olduğunu söyleyen Çağlar Erol, gelir modelini de reklam üzerine değil üyelik üzerine kurduklarını belirtmektedir. Böylece sürekliliği olan bir gelire ulaşmayı sağlamışlardır. Tabi ki paralı üyelik sitenin oluşumuyla birlikte başlamadı. Başlangıçta ücretsiz üye olunabilen site, 2006 Mart ayında paralı üyelik sistemine geçti. Gold üye olarak tanımlanan üyeler ise normal üyelere göre daha fazla imtiyaza sahiptiler. Zamanla da kullanıcı sayısı arttı ve site iş dünyası profesyonelleri, iş arayan insanlar için buluşma noktası hale geldi.


Ayrıca cember.net buluşma günleri düzenlendi ve site kullanıcıları bir araya getirerek kurulan network güçlendirilmek istendi. 2005 yılından 2007 yılına kadar 2 çalışanı olan şirket ilk çalışanını 2007 yılında aldı ve aynı zamanda o döneme kadar home ofis olarak faaliyet gösteren şirket, gerçek bir ofise geçmiş oldu. Şirket satıldığında şirket sahipleri dahil toplam 4 çalışanı bulunmaktaydı. 2006 yılındaki konut sektörünün patlaması piyasada paralı insanlarında olduğunu ve bu insanların maketten ev aldıklarına göre neden gelişen bir firmaya destek vermesinler fikrinin oluşmasını sağladı. Ama iç piyasadan finansör bulunamadı ‘business angel’ olarak tanımlanan yurtdışından bulunan yatırımcıya azınlık hisseleri verilerek bir anlaşma imzalandı. Site büyümeye devam ettikten sonra da Alman Xing firması ile yapılan görüşmeler sonucunda 4.3 milyon Euro’ya satıldı.

Çember.net’in ana gelir kaynakları üyelik geliri ve reklamlardır. Ücretsiz olarak üye olan kullanıcılar, daha fazla imtiyaza sahip olmak isterlerse belli ücret karşılığında buna sahip olabilmektedirler. Diğer gelir kaynağı ise reklamlardır. Ayrıca sitenin satılma döneminde database de bulunan kullanıcıların çokluğu sitenin değerini arttırıcı etki yapmıştır. Günde ortalama 50.000 kişi siteyi ziyaret etmektedir.
Siteyi genel olarak incelediğimizde, kullanıcılar çalıştıkları veya ilgilendikleri sektörlerdeki networklerini geliştirip, farklı insanlarla tanışma imkanına sahiplerdir. Ayrıca forum bölümünde iş dünyasına yönelik ve günlük hayata dair konular hakkında tartışma imkanı bulmaktadırlar. Belli dönemlerde yapılan toplantılar networkun gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Çağlar Erol şirketin satış sürecinde şirketin sahip olduğu potansiyelin yanında gelecek planlarının pazarlanmasında önemli olduğunu belirtmiştir. Yabancıların cirodan öte sitenin database’in de kaç kişinin bulunduğuna baktığını belirtmiştir. Pazarlık aşaması ise ciro üzerinden değil gelecek hedefleri ve sitenin potansiyeli üzerinde gerçekleşmiştir.

İnternet dünyasındaki başarı hikayelerinden biri olan cember.net mütevazi bir bütçe, az çalışan, güzel bir fikir ve çok çalışma ile neler yapılabileceğinin en güzel göstergesidir.

Ağlanacak Halimize Güldüğümüz Yer: "itiraf.com"

1999 yılında faaliyete geçen itiraf.com, itirafta bulunmak isteyen kişiler ve merakla bu itirafları okumak isteyenleri buluşturan bir sitedir. 1999 yılı ve sonrasında popüler olan site uzunca bir süre internet kullanıcıları arasında gündem yaratmış hatta birçok kez itiraf.com’da yayınlanan itiraflar yazılı basına taşınmıştır. Yazılı basında yer alması da sitenin tanıtıma olumlu yansımış ve popülerliğini arttırmıştır.

Sitenin gelir modeli reklam üzerine kuruludur. Üyeliğin ücretsiz olduğu sitede üst ve yanlarda bulunan bannerlara alınan reklamlar sitenin gelirlerini oluşturmaktadır. Sitenin kurucusu Ersan Özer itiraf.com’un kendine ait olduğu 5 yıl boyunca ciddi paralar kazandırmadığını ancak siteyi satarken ciddi anlamda para kazandığını belirtmiştir.

Sitede itiraflar belli alt kategorilere ayrılmıştır. Platonikim, ilişkiler, hayat okulu, komik, dram ve seks olan alt bölümler kullanıcılara aradıkları itiraf konusunda yardımcı olmaktadır. Ayrıca sitede en yeni eklenen itiraflar veya en popüler olan itirafları sıralama gibi özellilerde bulunmaktadır.

Faaliyete geçtiği zamanlarda günde 100.000 kişinin girdiği site bugün günde ortalama 50.000 kişi tarafından kullanılmaktadır. Bu durumdan faydalanmak amacıyla site değişik uygulamalar ile gelirlerini arttırmayı hedeflemiş ama başarılı olamamıştır. Örneğin, sitenin trafiğinin fazla olması birçok ürünün satılması fikrini ortaya koymuştur. Ancak siteye girenlerin alışveriş için değil itiraf okumak için geldiği gerçeği bu projenin başarısız olmasına neden olmuştur. Yurtdışına açılmayı deneyen itiraf.com ne yazıkki bu girişimde de başarılı olamamıştır.

Genel olarak bir iş planının olmadığını ve bu yüzden deneme yanılma ile ilerlediklerini söyleyen Özer, itiraf.com’un kendileri için de bir hayat okuluolduğunu, diğer projelerde buradan öğrendiklerinin çok faydalı olduğunu belirtmiştir.

Site kurulduktan sonra Çelebi Holding ile görüşülüp, projeye destek alınmış ve oranda hisse vererek ortaklık başlamıştır.





İtiraf.com projesinde sonra İstanbul.net, Ankara.net, ve İzmir.net’i hayata geçiren Ersan Özer, itiraf.com’dan edindiği tecrübenin burada faydalı olduğunu ve bu projeler için en başından itibaren bir iş modellerinin bulunduğunu ve bu doğrultuda büyüdüklerini belirtmektedir. Doğru konumlandırma sayesinde Özer, bugün bu sitelerin 2.000.000 kullanıcısı olduğunu ve gelirinin de yüksek olduğunu belirtmektedir. 35.000-40.000 civarında paralı üyeye sahip bu sitelerin paralı üye sayılarıda günden güne artmaktadır.


Ayrıca yeni faaliyete geçen uzmantv.com’da gelecek vaad eden projeler arasında yer almaktadır. Çeşitli konularda uzmanlar ile yapılan konuşmalar ve video çekimleri internet ortamına taşınmakta, kullanıcılar aradıklarına uygun bir konu bulurlarsa görsel olarak da o konu hakkında bilgi sahibi olma imkanına sahip olacaklardır.


ERSAN ÖZER Kimdir?

1969 doğumlu Ersan Özer, Eskişehir İletişim Bölümünden mezun olduktan sonra önce Hürriyet sonrasında NTV de çalıştıktan sonra 30 yaşındayken internet dünyasının çekiciliğine kapılıp kendini bu dünyanın içinde bulmuştur. Günde 18 saatini internete girdiğini belirten Özer, kendisini tam bir internet aşığı olarak tanımlamaktadır. Devamlı olarak siteler arasında dolaşarak yeni fikirler araştırdığını belirtmektedir.

İtiraf.com’u kurduğu yıllarda aynı zamanda Akşam gazetesinde de yazdığını belirten Özer o dönemlerde çok yoğun tempoda olduğunu, sitenin bütün işleri ile de kendisinin ilgilendiğini söylemektedir.

13 Nisan 2008 Pazar

Her Şey Burada, Her Şey Sahibinden..

2000 yılında kurulan sahibinden.com’un temelleri Tamer Aksoy’un bir arkadaş toplantısı sırasında atılmış. O günkü ikinci el seri ilanlardaki yetersizlikler ve eksikliklerden ortaya çıkan bir fikir bu “sahibinden.com”!!!


“Türkiye’nin en büyük e-ticaret platformu” sloganı ile zihinlerimize yerleşen sahibinden.com kullanıcılara 30’a yakın farklı kategoride 600 bine yakın ilan sunan bir sanal platform.

2000’lerden bu güne..

Site fikrinin ortaya çıkışıyla birlikte, ilk zamanlar sitenin oluşumu için ilan sahipleri tek tek aranarak ilanların siteye taşınması için izinler alınmış ve böylece site içi doldurulmaya başlanmış. 2001 yılında ilk billboard reklamanın verilmesiyle birlikte site bilinirliği de iyice artmış. Yaklaşık 400 billboard kiralanarak yapılan reklamlar sonucu siteyi ziyaret eden kullanıcılar, sitenin gerçekten amaca uygun olduğunu farkedince site üye sayısı da artmaya başlıyor. Reklamın etkisiye bilinirliği artan sahibinden.com uzun bir aradan sonra ilk kez geçen sene Haziran ayında ülke çapında bir ay süren bir billboard reklamı vermiştir. Bir diğer aktivitesi ise “Dokun Bana” yarışması sponsorluğudur.

Site, 3 kişi ile çıktığı yola şimdi 50 çalışanıyla devam ediyor. Pazarlama, muhasebe ve yazılım bölümleri bulunan şirkette sadece call-center bölümünde 15 kişi çalışıyor. Bu da kuruluşundan bu yana güven sağlamak amacıyla sesli hizmete ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi.

Site hakkında..

Sahibinden.com’un iş modeli kurumsal veya bireysel üyelerin ilan verebilecekleri bir site olması. Sisteme üye olmanın ve ilan vermenin ücretsiz olmasıyla birlikte ilanlara bakmak üyelik bile gerektirmiyor. Sisteme girilen ilanlar 8 hafta süre ile yayınlanıyr, daha sonra ilanı veren ile irtibata geçlerek anlaşma sağlanırsa, güncelleme yapılması şartıyle bir 8 hafta daha yayınlanıyor. Her ne kadar sahibinden.com olsada sitenin adı, sitede bireysel ilanların dışında kurumsal ilanlarda mevcut. Fakat kurumsal müşteriler ancak belirli bir ücret karşılığı sitede ilan verebiliyorlar. Sanal mağaza uygulamasındaki firmalar ise yıllık belli bir sabit ücret karşılığı diledikleri kadar reklam verebiliyorlar. 2600 sanal mağazanın mevcut olduğu sitede en fazla ücret yıllık 950 ytl ile emlak ve vasıta mağazalarından alınıyor. Konut projelerinden ise aylık ücret alınıyor. Site gelirinin bir diğer kısmı ise vitrine çıkmak isteyen ilanlardan alınan ücretlerden sağlanıyor.

Satışların kullanıcı veya satcı isteği doğrultusunda güvenli e-ticaret sistemiyle gerçekleştirilmeside mümkün. Bu durumda da sitem bedeli olarak bireysel müşterilerden %6, kurumsal müşterilerden ise %7 oranında komisyon alınıyor.

Site fotoğraf ve video özellikli ilan verilebilmesi açısından çok büyük görsel avantaja sahip. Hatta fotoğrafsz ilan kalmasın mantığıyla kullanıcılara belirli bir ücret karşılığı foto kurye hizmetide verilmekte. Geçtiğimiz Kasım ayından beri de videolu ilan sistemi faaliyete geçmiştir. Özellikle emlak ilanlarında tercih edilen bu sistem sayesinde mekanın 180 derece görüntüsünü yayınlamak mümkün oluyor.

Sitenin reklam konusundaki hassasiyeti ise en üst derecede. Örneğin bir kişinin aynı anda 5’ten fazla yayınlanan ilanı olması durumunda kendisinden ruhsat tapu vb belgeler talep ediliyor.

Rakamlarla sahibinden.com..
  • Ayda 410 milyon sayfa gösterimine ve 5.600.000 tekil ziyaretçiye sahip..
  • Günlük sayfa görüntülenme sayısı yaklaşık 13 milyon..
  • 2600 sanal mağaza var..
  • İlanların %80’i emlak ve vasıta kategorisinden yayınlanıyor..
  • Site gelirinin %70’ini emlak ve bvastıta kategorileri oluşuruyor..
  • Ayda 7.000 call-center görüşmesi yapılıyor
  • Kullanıcıların ortalama sitede kalma süresi 12 dakika ve ortalama kişi başına 22-23 sayfa görüntüleniyor..

Sahibinden.com ve Rakipler..

Vasıta kategorisinde lider olduğunu söyleyebileceğimiz sahibinden.com, emlak kategorisinde ise hurriyetemlak.com ile sıkı bir rekabet halinde. Ancak sitenin ürün çeşidi ve güveniliriği ile rakiplerinden farklılaştığını da söyleyebiliriz.

Sahibinden.com gelecek içinde yeni uygulamalar ve ingilizce hizmet ile yerine ilerlemeyi amaçlıyor.


Paylaşımlarından dolayı Yönetim Kurulu Üyesi Mert Aksoy'a ve Genel Müdürü Müge Seymen'e teşekkür ederiz.

9 Nisan 2008 Çarşamba

Yahoo Shine.. For Shining Women..


İşte Yahoo’nun en yeni sitesi, son gözdesi, Shine!

Yahoo, 31 Mart 2008’de bayanlar için hazırladığı Shine sitesini lanse etti. Bayanlara özel konuların olacağı bu yeni site ile Yahoo, bayanlarla doğrudan iletişime geçmeyi ve o pazardan da bir pay kapmayı hedeflediğini belirtiyor. Aslında bu sitenin oluşmasındaki bir diğer etken de Yahoo’ya reklam veren bir çok şirketin bayan internet kullanıcıları ile doğrudan iletişime geçmek istiyor olmasıdır. Doğal olarak Shine projesi bu firmalar içinde bir pazarlama fırsatı olacaktır. Ayrıca Shine, Yaho’nun demografik yönden tek bir kesimi hedef alan ilk sitesi olma özelliğinide taşımaktadır.

Sitenin hedef kitlasi 25-54 yaş arası bayanlar olarak tanımlanmış. Shine; zaten Yahoo sitesini her ay ziyaret eden yaklaşık 40 milyon bayan için bir ortak alan olarak düşünülmüştür. Bayanlara moda ve güzellikten, çocuk bakımına kadar 9 ayrı kategori sunmaktadır. Sitenin başlangıç stratejisi güne Yahoo ile başlayan bayanlara daha uygun bir konsept sunmakatır. Ayrıca sitede var olan haber, spor, finans ve eğlence sitelerine ait eklentilerde Yahoo Shine’nın önemli bir parçasıdır. Shine, sağlanan reklamlarla da birlikte bayanlar için en iyi alternatifi yarattığını söylüyor. Aynı zamanda reklam verenler için kullanıcılara ulaşmada yeni bir fırsat oluşturduklarını da belirtiyor.

Benimde gezindiğim, görsel olarak biz bayanlara birazcık “kör” muamelesi yapsada (yazıların büyüklüğü nedeniyle) aslında itiraf etmeliyim ki içerik olarak beğendiğim Shine’nın birbirinden faydalı 9 kategorisi aşağıdaki gibidir:

  • fashion and beauty
  • pareting
  • food
  • at home
  • healthy living
  • entertainment and culture
  • work and money,
  • astrology
  • love and relationship

Yaratılan bu sitenin Yahoo için çok büyük bir masrafa neden olmağı aslında açıkça ortada çünkü Yahoo’nun zaten var olan özelliklerinin bir araya toplanarak bayanlara yönelik hale getirilmiş bir formu bu. Buna karşın bu yeni site ile birlikte Yahoo’nun çapraz-satış fırsatları yakalayacağı da bir gerçek. Sonuçta Yahoo’nun Shine ile değerine bir değer daha ekleyeceğide kesin.! Bakalım Shine, rakipleri karşısında nasıl bir başarı elde edebilecek? Ve daha önemlisi bakalım Yahoo’nun rakipleri bu atak karşısında neler yapacak?

7 Nisan 2008 Pazartesi

Aklımıza Her Geleni Aradığımız Tek Ortak Yer: "GOOGLE"

Google.! Onu anlatmak için uzun cümleler kurmaya, süsülü kelimeler bulmaya hiç ihtiyacımız yok aslında.. O, zaten bir sadeliğin simgesi ve alımıza gelen her şeyin tek adresi.. Aramak ve aradığını bulabilmekse sorun işte o, başvurulan tek yer, akla gelen ilk site.. Bilemiyorum Google'dan önce nasıldı acaba bu hayat, nasıl zormuş bir şeyleri bulmak, bir şeylere ulaşmak.. Ama şimdi her şey bir tık kadar uzak ve Google sayasinde daha kolay, daha anlamsal, daha görsel ve daha eğlenceli..

İşte, 1995'ten günümüze bu gelişimi bir de Haziran 2007 yılında göreve başlayan Google Türkiye Pazarlama Müdürü "Mustafa İçil" anlatımıyla ifade edelim..

Reklamcılık; nereden nereye..


Reklâmcılığın geçmişine baktığımızda, 1440’lar daki Baskı Devrimi, sonrasında 1830 Fotoğraf Devrimi, 19 yy da Radyo, sonrasında Televizyon ve en sonunda bu halkaya eklenen İnternet reklamcılığın gelişiminde önemli rol oynamıştır. İlk televizyon reklamı 1941 yılında yayınlanmış olup, 10 dakika uzunluğundaydı ve 20 saniyelik bir reklamın maliyeti o dönemlerde 9$'dı. O günlerden günümüze geldiğimizde pazarın ne kadar geliştiğini çok rahat görebiliriz.
Ve GOOGLE...

1995 yılında Stanford Üniversitesinde okuyan Larry Page ve Sergey Brin adında iki öğrencinin bir araya gelmesiyle Google'ın ilk temelleri atılmış ve 1998 yılında finansal kaynak bulunmasıyla beraber faaliyete geçmiştir. Genelikle anlaşamayan iki ortak sadece internet üzerindeki bilginin sınıflandırılması ve kolayca bulunması fikri üzerinde anlaşır ve bu yolda çalışmalara başlarlar. Arama motoru üzerine tez yaparken mevcut sitelerin arama yöntemlerinden farklı algoritma kullanarak daha hızlı ve daha güvenilir sonuç bulmayı başarırlar.


İlk dönemlerde yeterli maddi imkanlara sahip olmayan ortaklar, kendi fikirlerini anlatarak yatırımcıların dikkatini çekmek ve finansal yardım almayı amaçlamış ama gereken ilgiyi bulamamışlardır. Hatta o dönemlerde Yahoo ile görüşülmüş ve "siz bu yolda devam edin bir noktaya gelince tekrardan konuşuruz" tarzında tavsiyeler ile elleri boş ayrılmışlardır. Sonrasında Sun Microsystems kurucularından Andy Bechtolsheim'la görüşmeleri sonucunda 100.00$ çek almayı başarırlar ama çek Google Inc. adına yazıldığı ve öyle bir şirket bulunmadığı için çeki bekletip sonrasında şirket kurulunca yatırımlara başlamışlar. Bu gün ise şirketin GooglePlex denilen merkez ofisi California'da bulunur ve tüm dünyada 10,000 civarında Google çalışanı vardır. Günümüzde hala dünya üzerindeki mevcut bilgilerin %80'inin internet ortamı dışında olduğunu düşündüğümüzde daha alınacak çok yol olduğunu da düşünebiliriz.

Google, ismini kullanmadan önce ‘Backrub’ adıyla arama motoru hizmeti veren ortaklar, sonra sonsuzluk kelimesinden türetilen Google ismini kullanmaya başlamışlardır. Vizyonu, "dünyadaki bütün bilgiyi ulaşılabilir hale getirmek" olan bir şirket için çok iyi düşünülmüş bir isim olsa gerek. Ayrıca şirketin logosundaki renklerin başlangıç dönemlerindeki hard diskleri tutmaya yarayan legolardan geldiği birçoğumuzun aklına gelmemiştir herhalde.

Google'ın arama teknolojisi ve kullanıcı arabilim tasarımı Google'ı günümüzün ilk-nesil arama motorlarından farklı kılar. Sadece anahtar sözcük veya meta arama teknolojisi kullanmak yerine, Google en önemli sonuçları ilk getiren, gelişmiş PageRank teknolojisine dayanır. Google, Sayfa

A'dan Sayfa B'ye kurulmuş her bağlantıyı, Sayfa A'dan Sayfa B'ye bir "oy" olarak yorumlar. Google bir sayfanın önemini aldığı oylarla belirler, ayrıca oyu veren sayfayı da inceler. Google'ın komplike ve otomatikleştirilmiş arama metodları, insan müdahalesine engel olur. Diğer arama motorlarından farklı olarak; Google, hiç kimsenin daha yüksek listeleme yapamayacağı ve ticari amaçla sonuçları değiştiremeyeceği bir şekilde yapılandırılmıştır. Ve bununla ilgili büyük önlemler almakta hala araştırmalarını da sürdürmektedir..

Bir arama motorunun başarılı olması için gerekli unsurlar; hızlı, doğru ve sade olmasıdır ve bu üç unsur Google’ın temel prensipleri arasında yer aldığı için Google rakipleri arasında açık ara sektörde öndedir. Dünya genelinde yapılan aramaların %70'i, Türkiye’de ise %97'si Google üzeriden yapılmaktadır. Ama unutmamak gerekir ki internet kullanıcılarının sadakati çok düşüktür. İşler yolunda gittiği sürece site başarılı olmaya devam eder ama kullanıcılara istediği sonucu verememeye başladığında da hızla pazar payını kaybedebilir. İşte bu sebeplerden dolayı Google tepede olmasına rağmen innovasyona önem veren bir firmadır. Her zaman rakiplerinin önünde olmayı amaçlamaktadır. Ayrıca kurulduğundaki prensiplere de sonuna kadar bağlıdır ki bu bağlamda en güzel örnek ana sayfanın sadeliğidir. Asla ana sayfaya reklam alınmamaktadır. Kullanıcılarında Google’ı tercih etmesindeki en önemli neden sade ve aranılan bilgiye direk ulaşma imkanı tanımasıdır.

Ayrıca Google yapay zekayı devamlı geliştirmekte, öğrenen bir yapay zeka yaratma çalışmalarına devam etmektedir. Örneğin kullanıcılar yanlış yazsa bile arama motoru onlara belli isimler önererek ‘bunu mu aradınız’ diye sormaktadır. Yine buna benzer mantıkla oturum açarak yapılan aramalarda kullanıcının aramaları ve tıkladığı siteler analiz edilerek bir sonraki aramasında kişiye yönelik sonuçlar sunma üzerinde de çalışılmaktadır.

Google’ın iş modeline baktığımızda; Google öncelikli olarak kullanıcısını mutlu etmeyi amaçlamıştır. Böylece daha fazla kullanıcıya ulaşmayı başarmıştır. Google'ın gelir kaynakları herkesin tahmin edeceği gibi reklamlardır Google Adwords ve Google Adsense ana gelir kaynaklarıdır.
Google üzerinden arama yapan biri sol tarafta normal arama sonuçlarına ulaşır, bu noktada önemli bir nokta yapılan araştırma sonuçları da insanların internette arama yaparken ilk olarak ekranın sol tarafına baktıklarını göstermektedir. Buna karşın en üstte ve ekranın sağ tarafında çıkan adresler ise Google’ın gelir kaynağını oluşturan reklamlardır. Bu reklamlarda kişinin araması ile ilgili olacak şekilde çıkmaktadır. Böylece daha etkili olmaktadırlar. Burada ki önemli not ise tıklama-başı-maliyet tabanlı fiyatlandırması ile, kullanıcılar reklam linklerini tıklamazlarsa gelir yaratacak bir durum da oluşmayacaktır.


Bir diğer gelir kalemi olan Google Adsense ise, kullanıcıların kendi sitelerinin belli bölümlerini Google'a ayırmaları ve burada çıkan reklamlara başka kullanıcılarının tıklaması sonucu elde edilen gelirin paylaşımından oluşan bir modeldir.
Google dünyadaki bütün bilgiyi derleyip kullanıcıların hizmetine sunmayı amaçlamaktadır. Bugün birçoğumuz Google’in arama motoru özelliği dışında birçok hizmetini kullanmaktayız. Blogger, Dökümanlar, GMail, Alerts, Picasa, Talk, Gruplar, Maps, Video, Google Earth.. bunlardan sadece bir kaçıdır. Google insanları her türlü bilgiye ulaştırmayı vaad eder ve bu doğrultuda çalışır, yeni ürünler geliştirir. Örneğin; Google bir ekip kurarak Amerika’daki kütüphanelerde bulunan kitapları dijital ortama atarak daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlamaktadır. Ve işte tümüyle google dünyası..


Arama..

Alerts Blog Search Book Search Checkout Desktop Earth.. FinanceGOOG-411 iGoogle Images Maps News Notebook Patent Search Product Search Scholar Special Searches Toolbar Video Web Search Web Search Features


Haberleş, göster ve paylaş


Blogger Calendar Docs Gmail Groups Orkut Picasa Reader SketchUp Talk Translate YouTube


Mobil..

Maps for Mobile Mobile SMS

Yenilikler..

Code Custom Search ve (benim merak alanım) Labs


Google ayrıca çalışanlarına esneklik gösteren, onları destekleyen bir yapıya sahiptir. Çalışanlar çalışma saatlerinin %80'ini verilen projelere, %20'sini ise kendi projelerine ayırabilmektedirler. Şirket içinde ekipler oluşturma imkanı ile kendi projelerini geliştirebilmektedirler. Buna örnek olarak orkut.com'u verebiliriz. Sosyal network ağı olan Orkut Google çalışanlarını kendileri için ayrılan zamanda geliştirilen bir projedir.

Özetle Google’in prensiplerini aşağıdaki sıralayabiliriz:
  • Yaratıcı düşünceyi dizginlemeyin,
  • Ufak projelere önem verin ölmelerine izin vermeyin,
  • Herkesten fikir alın,
  • Öğrenmeye aç çalışanlar alın,
  • Risk alanı ödüllendirin,
  • Başarısızlığı cezalandırmayın..
Rakamlar..

Google kullanıcılarının ülkelere göre dağılımı: (07,04,2008 alexa.com verilerine göre)

Amerika 24.4%
Brezilya 5.3%
Şili 4.8%
Fransa 3.3%
Hindistan 3.2%

İnternet ve TR..


Türkiye’deki reklam pazarına baktığımızda 2 milyar $ civarında olduğunu görmekteyiz. Bunun %53 televizyon reklamlarına, %2-3 arasıda internet reklamlarına harcanmaktadır. Buna karşın yapılan araştırmalar sonucunda insanların zamanların %20'sini internette harcadığını göstermektedir. Araştırmaların diğer ilginç sonuçlarında eğlendirici reklam bölümünde internet 2., rahatsız edici reklam bölümünde ise televizyon 1. sıradadır. (artık durumun analizi, yorumu size kalmış)

1990'lardan günümüze internet üzerinde tüketici davranışları değişmiştir. Günümüzde artık tüketici odaklı pazarlama mevcuttur. Tüketicinin kral olduğu günümüzde, firmaların ürünlerini satmak için tüketici beklentilerine göre hareket etmeleri gerekmektedir. Eskiden ne üretirsem satılır mantığı günümüzde ne yazık ki işlememektedir.

Depolama maliyetlerinin düşmesi, mültimedya araçlarının gelişmesi, işlemci hızlarının artması internet üzerinden alış-veriş yapan tüketicilerin de davranışlarının değişmesini sağlamıştır. Örneğin; depolama maliyetleri 3.600.000 kat azalmış buna karşın işlemci hızı 3.500 kat artmıştır. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe insanlar daha hızlı ve daha fazla bilgiye ulaşır hale gelmiş ve tercihleride değişmeye başlamıştır. 10 yıl öncesine baktığımızda dünya genelinde 70 milyon internet kullanıcısı varken bugün bu sayısı 1.2 milyara ulaşmıştır. Ayrıca 3 milyar cep telefonu kullanıcısı bulunmaktadır. İnternet dünyasının cep telefonlarına yayılması ile birlikte hedef kitle genişlemeye de devam etmiştir. Bugün internette günde 500 milyon video izlenmekte, sosyal network ağlarının 250 milyon üyesi bulunmaktadır.

Türkiye açısından baktığımızda 20.000.000 internet kullanıcısı mevcutken toplamda 9.000.000 bilgisayar bulunmaktadır. Bu da internete olan merak ve kullanımın ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. İnternette tüketicinin yarattığı fark trafiği çekmektedir. Örneğin; bloglar yüksek oranda trafik çekmektedir. Kullanıcılar buralardan ürünler, olaylar, firmalar gibi değişik kaynaklar hakkında bilgiye ulaşmaktadırlar. Burada yayılan haberler pazarlama açısından da önemlidir ve direk kullanıcıya ulaştığından etkisi de son derece yüksektir.

İnternet pazarının gelişmesi ile sanal reklam uygulamaları gittikçe artmaktadır. Second life adlı internet üzerinden insanlara hayali bir dünya hizmeti veren sitede sanal reklamlar havada uçuşmaktadır. İnternet hayatımızda daha fazla etki rol oynamaya devam etmesiyle internet üzerinden reklam pazarı da büyüme devam edecektir.

Mustafa İçil Hakkında..


31 Ocak 1972 yılında İstanbul'da doğan Mustafa İçil, Robert Koleji'nden sonra Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü tamamış ve yine aynı bölümde master yapmıştır. Staj için Chicago Microsoft'ta 1 yıl sistem mühendisi olarak çalışan İçil, 1994 yılında Türkiye Microsoft'ta sistem mühendisi olarak işe başlamıştır. 11 yıllık Microsoft kariyerinin ardından Ekim 2005'te Apple IMC Türkiye Pazarlama Müdürlüğü görevine getirilen İçil, Haziran 2007 tarihinden bu yana Google'ın Türkiye ofisinde Pazarlama Direktörü olarak kariyerine devam etmektedir.